LIBOR karteli: Batmak/soruşturmak için çok büyük

     LIBOR karteline ilişkin bu günlükte daha önce birkaç yazı yazdım. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi 3 banka ABD rekabet otoriteleriyle imzaladığı pişmanlık anlaşmaları çerçevesinde işledikleri suçu kabul ederek 2,5 milyar ABD doları civarında para cezası ödemeyi kabul ettiler. LIBOR manipülasyonundan mağdur olan yatırımcılar uğradıkları zararın tazmini için özel hukuk hükümleri çerçevesinde mahkemeye gittiler. Bir önceki yazımda açıkladığım gerekçelerle mahkeme davacıların şikâyetlerini kabul etmedi. Böylece bankacılık sektöründe rekabet ve istikrar ikilemi yeniden tartışmaya açıldı.


     Konu sadece ABD de değil uluslararası alanda da çok tartışılmaktadır. Bankacılık literatüründe “batmak için çok büyük” (too big to fail) diye bir kavram vardır. Bu motto çerçevesinde geliştirilen “istikra(sızlık) literatüründe” bankaların battığı zaman ekonomide sistemik krize neden olacağı ileri sürülmektedir. Nitekim Rekabet Kurumu’nun kartel iddialarıyla başlattığı soruşturmalarda bankalar hem formel savunmalarında hem de yazılı ve görsel basında yaptıkları lobicilik faaliyetlerinde bu tezi yoğun biçimde kullandı. “Bankacılık sektörü diğer sektörlere benzemez, biz farklıyız bu nedenle de bizi soruşturmayın ya da az ceza verin” mealinde açıklamalar yaptılar. Benzeri bir lobicilik faaliyeti sigorta sektöründe başlatılan bir soruşturma için de başlatıldı. Çünkü görüldü ki Rekabet Kurulu bankacıların lobisinin de etkisiyle olsa gerek; uluslararası alanda bankalara verilen cezalarla karşılaştırıldığında rekabeti ihlal ettiğine inandığı Türk bankalarına çerez denilecek düzeyde para cezası vermiştir. Hatırlanmalı ki İsveç kökenli UBS Aralık/2012’de ilgili kurumlarla imzaladığı pişmanlık anlaşmaları çerçevesinde ABD ve Birleşik Krallık (BK) ve İsveç’te tek başına toplam 1,5 milyar ABD doları tutarında ceza ödemeyi kabul etti. Gazete haberlerine göre“Bankacılar cezadan memnun”. Kurulun verdiği bu para cezasına rağmen banka hisselerinin yükselmesini borsacılar “bankacılar 5 milyar TL ceza beklerken ceza 1,1 milyarda (611 milyon ABD doları) kaldı. Bankalar zaten bu kadar cezaya razıydı” şeklinde açıklamaktadır.
     Konuyu yeniden LIBOR soruşturmasına bağlarsak, sanırım ABD özel hukuk uygulamasında “batmak için çok büyük” doktrininin “soruşturmak için çok büyük” (too big to prosecute) sürümü yürürlüğe konuldu. Malum, LIBOR’a bağlı sözleşmelerin değeri 360 trilyon ABD doları civarındadır. Bu işlemlerden zarar görenlerin talep edecekleri tazminatlar bankaları gerçekten batırır. LIBOR paneline katılan bankalar dünyanın en büyükleri. Birçok ülkede faaliyetleri var. Bu nedenle de mahallenin kıymetli çocukları durumundalar. Sonuç olarak rekabet kanunlarını açıkça ihlal etseler de rekabet kanunu uygulamalarından istisna edilme talepleri kamuoyunda geniş bir kesimden destek buluyorlar. Olan da banka kartellerinden zarar gören tasarruf sahiplerine oluyor. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder