Devlet Desteklerinin Denetimine İlişkin Yasal Düzenleme

     Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecinde iktisadi hayatımıza yeni bir kavram ve kurum daha girdi. 23 Ekim 2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6015 Sayılı Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun ile Hazine Müsteşarlığı bünyesinde Devlet Desteklerini İzleme ve Denetleme Kurulu (DDİDK) oluşturulmuştur. Kurulun sekreterya işlemlerini 45 kişilik personele sahip olacak Devlet Destekleri Genel Müdürlüğü yapacaktır (Kanunun yayımlanmasından önce ilgili Türkçe iteratürde İngilizcesi "state aid" olan kavramın karşılığında sıklıkla "devlet yardımları" terimi kullanılıyordu. Kanun koyucu bunun yerine "devlet destekleri" kavramını benimsemiştir).
     Devlet desteklerinin izlenmesi ve bu amaçla işlevsel bağımsızlığa sahip bir kamu kurumunun oluşturulması konusu rekabet faslının açılış kriterlerinden birisidir. Diğer kriterler uygulamadaki devlet yardımlarının ayrıntılı bir envanterinin çıkartılması; 2001 yılından itibaren çelik sektörüne verilen kapasite artırımı yardımlarının envanteri yapılması; Türkiye ve AB arasındaki mevcut ikili anlaşmalarla bağdaşmayan yardımların uyumu için ayrıntılı bir eylem planının hazırlanmasıdır.
     AB Düzenlemeleri
     Avrupa Topluluğunun kurucuları iyi işleyen piyasa ekonomilerinin öncelikli unsurlarından birisinin “rekabet” olduğunu kabul etmişlerdir. İyi işleyen piyasalarda rekabetin, üretim ve fiyatların “sosyal refahın” optimal olduğu seviyede dengeye gelmesine yardımcı olacağı beklenmektedir. Vergi indirimleri, teşvikler, ihracat destekleri ve ucuz kredi gibi araçlarla piyasalara yapılan kamu müdahalelerinin rekabeti (dolayısıyla iktisadi etkinliği) ve Avrupa şirketlerinin rekabet güçlerini olumsuz etkileyeceğine inanılmaktadır.

Bu nedenlerle Topluluğun kurucuları devlet yardımlarını prensip olarak yasaklamıştır. Öte yandan, iyi işleyen ve adil bir ekonomi için, piyasaların aksadığı durumlarda kamu müdahaleleri gerekli görülmektedir. Ancak, piyasa aksaklıklarının düzeltilmesi amacıyla sağlanan devlet yardımlarının, piyasalarda rekabeti olumsuz etkilememesi gerekmektedir. Bu çerçevede, üye devletler devlet yardımları programlarını yürürlüğe koymadan önce AB Komisyonunun denetimine sunmaktadır. Komisyon yardımın rekabet üzerindeki ekonomik etkilerini ayrıntılı biçimde analiz etmekte ve AB düzenlemeleri ile uyumlu olmayan yardımların uygulanmasını yasaklamaktadır.
     Türkiye Uygulaması
     AB üyeliğe kabul edilene kadar, AB Komisyonunun üye devletlerinin sağlayacakları yardımları denetleme işlevini Türkiye’de DDİDK üstlenecektir. Tam üyelikten sonra bu yetki AB Komisyonuna devredilecektir.
     6015 sayılı Kanunla esas olarak, rekabeti bozan veya bozma tehdidi oluşturan yardımlar Türkiye ile AB arasındaki antlaşmalara uygun olarak belirlenmekte, hangi hallerde ve hangi şartlarda devlet yardımlarının verilebileceğine ilişkin istisnalar tanımlanmaktadır. Kanun, bireysel tüketiciye verilen sosyal nitelikli destekleri; doğal afetlerin tazmini için verilen destekleri; yaşam standardı düşük ve işsizlik oranı büyük bölgelerin desteklenmesini; Türkiye- AB arasında yapısal uyumu sağlanmayı amaçlayan destekleri; Türkiye-AB arasında ticareti olumsuz etkilemeyecek şekilde belirli ekonomik faaliyetlerin veya bölgelerin geliştirilmesini amaçlayan destekleri; iki tarafın ortak çıkarlarına yardımcı olacak projelere yönelik destekleri; ekonomik krizlerde sağlanan destekleri ve Türkiye-Avrupa Birliği Ortaklık Konseyinin belirleyeceği diğer destekleri “uygun destek” olarak kabul etmektedir. Ayrım yapılmaksızın tüm teşebbüslere uygulanan genel nitelikli ekonomik ve mali tedbirler ise devlet desteği sayılmamaktadır.
     DDİDK kendisine başvurulan taslak devlet desteği mevzuatını inceledikten sonra “destek programının” uygun devlet desteği olduğuna; uygun devlet desteği olmadığına; desteği veren tarafından bazı düzenlemeler yapılması halinde uygun devlet desteği haline geleceğine veya devlet desteği olma özelliğini yitireceğine veya şarta bağlı olarak uygulanmasına karar verecektir.
     Değerlendirme
     AB Komisyonu süpranasyonel bir kurumdur ve üye devletler üzerinden yaptırım gücüne sahiptir. Bu nedenle üye devletlerin mevcut veya potansiyel devlet yardımlarının ekonomik etkilerini inceleyebilmekte ve rekabeti bozacak yardımlara izin vermeyebilmektedir. Komisyon ve üye devletler arasındaki olası uyuşmazlıklar ise Topluluğun süpranasyonel nitelikteki yargılama sürecinde çözümlenmektedir.
     Aday ülke olan Türkiye’de ise idarenin bir biriminin vereceği devlet desteklerini, kendisi de idari bir organ olan DDİDK inceleyecektir. Yürütmenin iki organı arasında olası bir uyuşmazlığın önüne geçmek amacıyla Kanunda DDİDK’nın kararlarında bağımsız olduğu ve alınan kararların kesin hüküm içerdiği belirtilmektedir. Böylece DDİDK’ya uygulamacı kurumlar karşısında idarî bağımsızlık, diğer bir deyişle hiyerarşik bir üstünlük sağlanmaktadır. Bunun yanısıra DDİDK’nın devlet desteği uygulama sonuçlarını Avrupa Komisyonuna ve ilgili mercilere bildirmesi öngörülmektedir. Bu tür bir bildirim mekanizması devlet yardımlarının izlenmesi ve denetimi konusunda DDİDK’ya dışsal destek sağlayabilecek ve Türkiye’nin hesap verebilirliğini artıracaktır. Son olarak, DDİDK ve desteği veren kurumlar arasındaki olası uyuşmazlık ise ilk derece mahkemesi olarak Danıştay tarafından öncelikli olarak çözümlenecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder